Milli aranın ardından, heyecan yeniden başladı ve ligimize 13. haftanın maçlarıyla devam edildi.
Haftanın en önemli maçında Trabzonspor, Fenerbahçe’yi tarihi farkı kaçırdığı maçta 2-1 mağlup etti. Trabzonspor bu galibiyetle, Fenerbahçe’yi 8,5 yıl, 17 maçın ardından yenmeyi başardı. 90 dakika boyunca tek kale oynayan bordo mavililer, belki de Fenerbahçe’ye tarihinin en aciz düştüğü maçı yaşattılar. Bu mağlubiyetle Fenerbahçe 13 haftada topladığı 13 puan ve -5 averajla, haftayı düşme hattının bir basamak üzerinde 15. sırada tamamladı. Koeman görünen o ki Trabzon deplasmanını anlamamış ve rakibini Malatyaspor’dan 5 yiyen bir takım olarak yorumlamış. Maç boyunca yaptığı değişiklikler, oyuna müdahaleleri maça hiç hazırlanmadığını ortaya çıkardı. Öyle ki Trabzonspor 2. golünü 26. şutunda buldu. Sahanın tek defansif oyuncusu Mehmet Topal bu tabloda oyundan alınırken, hiçbir yararı olmayan Slimani, Ayew gibi isimler sahada kaldı.
Fenerbahçe’de Ali Koç eğer başarılı olmak istiyorsa, acilen takımın başına ligimizin parametrelerine hakim, camiayı tanıyan bir teknik direktör getirmeli. Ersun Yanal’la daha fazla vakit kaybetmeden anlaşıp, transferleri tam bir fiyasko olan Comolli ile de yollar acilen ayrılmalı. Aksi halde böyle giderse Fenerbahçe ligde ilk 10’a dahi giremeyecek.
Galatasaray haftanın açılış maçında evinde Konyaspor’u konuk etti ve maç 1-1 beraberlikle sonuçlandı. Aykut Kocaman bu sonuçla, ilk maçında deplasmandan bir puan çıkartmayı başardı. Maçın son dakikalarında yanlış VAR kararıyla 2 puan kaybeden Galatasaray ise kötü oyununu bu maçta da sürdürdü. Tabi ki bu kötü oyunda cezalı ve eksik futbolcuların büyük etkisi var ancak bu maçta sarı kırmızılı ekibi 300. maçına çıkan Muslera kurtardı diyebiliriz. Başta Selçuk ve Eren olmak üzere birçok futbolcunun formsuzluğu ve giderek daha formsuz olmaları gelecek haftalar için umut vermiyor.
Sakat ve cezalı futbolcuların yanı sıra Fatih Terim’in cezasının bitmesine haftalar varken, Beşiktaş maçı öncesi takımın acilen toparlanması gerekiyor. Hafta içi Lokomotif Moskova maçı ise bu formsuzluğun içinde takım için ya ayağa kalkma maçı ya da derbi öncesi daha da moralleri bozacak bir kapalı kutu maç olarak görünüyor.
VAR sisteminin ülkemize gelme nedeni hakemlerin kötü performansı olduğu halde, bu maçta Konyaspor’un, 88. dakikada temiz pozisyonda penaltı kazanması bu sisteme de güveni azaltan sebeplere eklendi.
Beşiktaş ise Kayseri’de oynanan maçta Ankaragücü’nü sürklase etti ve 4-1 maçı kazandı. Ljajic’in sezon başından beri en iyi futbolunu oynadığı maçta, galibiyetin yanı sıra Beşiktaş için en önemli kazanç artık takımın iki yeni genç isme sahip olduğunun tescillenmesi oldu. Güven ve Dorukhan oynadıkları futbolla göz doldururken, Güven güzel futbolunu bir golle de süsledi. Ülke futbolumuzun en önemli ihtiyacı olan bu tip genç futbolcular umarım bu özgüven ve yetenekleriyle daha fazla fırsat bulmaya devam ederler.
Beşiktaş’ın en önemli sorunu yaşlanan takımken Şenol Güneş’in bu soruna çözüm bulmaya başlaması, Beşiktaş için bu sezon şampiyon olamasa bile gelecek açısından çok önemli.
PREMIER LİG’de haftanın maçında Tottenham Chelsea’yi 3-1 ile geçti. Tottenham yıllardır sürdürdüğü kadro istikrarı ile tam bir premier lig takımı. Yıldız forveti Harry Kane’in yanında Son ve Dele Alli ile müthiş bir ileri üçlüye sahip takımın sahadaki dizilişini hakkaten olumlu anlamda anlamak zor. Sürekli kanat değiştiren, oyunu çok hızlı oynayan bu üçlüye birbirlerini çok iyi tanıyan takım arkadaşları eklenince galibiyet kaçınılmaz oluyor. Yeni stadı için gün sayan Spurs, bence sonraki yıllar için Premier Ligde ilk üçün en önemli adaylarından.
Premier Lig her hafta bir kez daha Dünyanın açık ara en kaliteli ligi olduğunu tüm maçlarda gösteriyor.
İspanya’da ise heyacan Atletico Madrid – Barcelona maçındaydı. Ronaldo’nun gitmesiyle ne oynadığı belli olmayan Real Madrid’in yenilmesi gözleri bu maça çevirmişti. Maç 1-1 berabere bitti ve Barcelona liderliği Sevilla’ya kaptırdı. Bu yıl son yılların tartışmasız en çekişmeli La Liga’sı olsa da Barcelona’nın ligin 2. yarısında ipi rahat göğüsleyeceği görüşündeyim. İspanya’da şu an lider Sevilla ile 4. Sıradaki Alaves arasında ki puan farkı sadece 3.
BundesLiga’da ise Dortmund adım adım, Bayern Münih’in hegemonyasını yıkmaya hazırlanıyor. Bayern’in berabere kaldığı haftayı galibiyetle kapatan sarı siyahlı ekip, en yakın takipçisi Gladbach’ın 4, Bayern’in ise 9 puan önünde lider. Tam bir Alman takımı olan Dortmund’un taraftarı şampiyonluğu fazlasıyla hakediyor.
Ve basketbol…
Bu hafta Euroleague’de çift maç haftasıydı ve şampiyonluğun en güçlü adaylarından temsilcimiz Fenerbahçe iki maçını da kazandı. Bir diğer temsilcimiz Anadolu Efes’te haftayı iki galibiyetle tamamlayarak play-off için önemli avantaj sağladı. Hem Fenerbahçe hem Anadolu Efes bu maçlarda Darüşşafaka ve Maccabi Telaviv’i mağlup ettiler. Dolayısıyla diğer temsilcimiz Darüşşafaka bu hafta galibiyet alamamış oldu. Euroleague’de Fenerbahçe’nin yanında en güçlü iki takım olan Real Madrid ve CSKA ise birer mağlubiyet alarak zirveyi Fenerbahçe ile birlikte paylaştılar.
NBA’de ise bu hafta maç yorumlarımdan daha çok batı grubundaki çekişmeden bahsetmek istiyorum. Doğu’ya göre tartışmasız baskın olan batı grubunda lider Clippers ile 13. sıradaki Minnesota arasında sadece 3 galibiyet fark bulunuyor. Sezon başında şans verilmeyen, 25-30 galibiyetl anca alır dediğimiz Memphis 12, Sacramento ise 10 galibiyet aldı bile.. Batı grubunun ve tüm NBA’in en iyi takımı olan Golden State ise Curry’nin yokluğunda 4 maç üst üste kaybederek büyük bir sürpriz yaşattılar. Bu yıl yüksek skorlu maçlara sahne olan ligde, heyecan her gece oynanan maçlarla daha da artıyor.
Bu hafta NBA bölümümüz de Cedi’den bahsetmeden olmaz. Özellikle bu hafta oynadığı Lakers maçında 21 sayı, ertesi gece 76ers maçında 20 sayı attı ve takımının en önemli parçalarından biri olduğunu gösterdi. Cedi attığı sayılardan daha önemlisi, verimli oyunu, bitmeyen enerjisi ile gururumuz olmaya devam edecek görünüyor. Son beş maç istatistikleri 12.4 sayı, 5 ribaund 2.4 asist.. Cleveland bence en azından Washington’dan daha kötü bir takım değil. Toparlanmaları ve doğru takas tercihleri ile play-off yapamasalar da ligin dibinden kurtulmaları sürpriz olmaz.
Bu hafta Dünyanın önemli spor olaylarının biride Formula 1 de sezonun son yarış haftasının oluşuydu. Abu Dabi’de şampiyon Mercedes’in şampiyon pilotu Lewis Hamilton bu yarışı da kazanarak, en yakın rakibi Vettel’in 88 puan önünde sezonu tamamladı.
HAFTANIN OLAYI
Haftanın olayı Dünya’nın en önemli derbilerinden olan River Plate -Boca Juniors maçının olaylar nedeniyle oynanaması oldu. Libertadores Kupa finali 2. Maçında 2-2’nin rövanşında, maç öncesi çıkan olaylar nedeniyle maç iki defa ertelenerek şu an için ileri bir tarihte oynanacağı açıklandı. Kıtanın bu en önemli kupasına sahip olmak isteyen iki ezeli rakibin maçını tüm Dünya dört gözle beklerken, ‘’Superclassico’’da yaşanan futbol terörünün önüne nasıl geçileceği ise tam bir muamma!
HAFTANIN SÜRPİZİ
Bu hafta aslında birden çok sürpriz var. Ben burada iki tane seçtim. Birincisi Eibar’ın Real Madrid’i 3-0 yenerek tarihi bir galibiyete imza atması, ikincisi ise Euroleague’de CSKA Moskova’nın ligin zayıf ekiplerinden olan Buducnost’a yenilerek, ilk mağlubiyetini alması.
İNENLER
Ali KOÇ
Boston Celtics
Selçuk İnan
Real Madrid
ÇIKANLAR
Bursaspor-Latovlevicci
Kasımpaşa
Heung min Son
Cedi Osman
