banner94

RUHUN ŞİFASI-1 (UYANIŞ)

 

Ruhun seni çağırıyor  oraya gitmen gerek!

Kolektifteki yoğun ve sert trafik aslında tüm insanlığı sarsıyor. Daha çok erilleri sıkışmışlıkla rüyalarla öfkeyle korkuyla sarsıp sınıyor  ve içindeki savaşı henüz bitirememiş olan dişilleri de sarsıyor....

Her şey sert ve üst üste geliyorsa Her birisi de ardından "bu kadar da olur mu?" dedirtiyorsa Israrla dönüşmeniz isteniyordur. Israrla... Celali zamanlardayız ve işin pek şakası yok... "Hicret Zamanı Güzel İnsanlar"

Değişime ve dönüşüme direnç göstermek.. Bildiklerine güvenmek, konfor alanından çıkamamak...

Kıtlık bilincinde ve parasızlık korkusu ile kalmak... Yaratıcıya güvenmeyip yakınlarına, patronuna, kariyerine güvenmek,

Onun rızasını kaybetmekten korkmayıp birikimlerini kaybetmekten korkmak....

Onun sevgisinden mahrum kalmayı unutup beşeri sevgilerden medet ummak...

Etrafta ve sosyal mecradaki illüzyonlar ile aldanırken binlerce defa kendini unutup yine oralarda savaşmak, gıybete katılmak, fanatizan olmak, nefret saçmak ve dünyayı daha geniş alanlara yayayım derken kendi merkezinden milyonlarca ışık yılı uzaklaşmak.... Daha büyük belamız varmı? Insan kendi nefsine bunlardan büyük kötülük yapar mı?

Ve Şimdi...

Ruhun seni çağırıyor Güzel insan Oraya dönmen gerek... Gördüğün her şey senin eski versiyonun.... Algoritmana göre sana izletilen her şey sendeki parçaların yansımaları... İyi yada kötü.... Her gördüğün ve içinde huzursuzluk.. Endişe.. Belirsizlik ve korku uyandıran şeylerden arın... Her gördüğün ve içindeüzüntü uyandıran şeylerden arın... Her gördüğün ve içinde bir savaş uyandıran olumsuz şeyden arın...

Bu sahneler uyanman için sana gönderiliyor ve izletiliyor... Lütfen daha çok uyan... Dua ile Tövbe ile Onunla muhabbet ile ve sevgiyle kalarak arın.

Büyük Cihad...

Dışardaki savaşını bitirmemiş bir kişiye söylenen sözlerin, verilen akılların, anlatılan tecrübelerin hepsi nafile.. Hatta çoğu zaman onun tekâmülüne müdahale...

Eğer anlayacak olsalardı dünya tarihi Adem'den (as) itibaren değişirdi... İnsanlık sürekli yükselir ve tarih tekerrür etmezdi...

İçerdeki büyük savaş tam bir yürek istiyor. Ve o büyük cihadı göğüsleyebilmek çok sağlam bir donanım ve tecrübe istiyor... Bu yüzden kişi önce dışarda savaşarak talim görmesi gerekiyor.

Okul, arkadaşlıklar, hayat, kariyer, para, tutku, hazlar, eğlence... Dışardaki tüm kavgalar, anlaşmazlıklar, ilişkiler, tartışmalar, ihanetler, entrikalar, iflas ve çöküşler, göç veya hicretler... arzular veya beklentiler, ayrılık ve acılar İçimize dönmeden önce bizi bize hazırlayan deneme sınavları...

Çünkü...

En korkunç savaşı kendi içimizde yaşıyoruz... En büyük ihaneti kendimize yaptık yapıyoruz. En ağır çöküşü kendimizde yaşıyoruz. En büyük iflası ruhumuzda yaşıyoruz. En derin acıyı içimizde zaten yaşıyoruz Ama bunu fark edemeden yıllarımız geçiyor.

Bütün bir insan ömrü bazen sadece bu  kaosun içinde bu kaosla yaşanıyor...

Kendi hikayenizle yüzleşebilmek için İlahi sistem önce sizi size hazırlıyor ve gençlik zamanı dışarda küçük cihadınızı yaptırıyor. Olgunlaşınca ve nasipse içinizdeki dünya size gösteriliyor.

Orada kendi içinizdeki uygarlık ve aydınlığınız ve yine kendi içinizde görmek istemediğiniz tüm sefalet ve karanlığınızla...

Aslında sana her dönemde hatırlatıldı hikayen. Sen beşerliğine yenildiğin her an unuttun... Eski yaşamlara gerek yok bu yaşamda bile binlerce kere unuttun...

Bebektin dünyaya meraklı gözlerle bakıyordun ve melekler fısıldıyordu kulağına... Sen gülümsüyordun ama dikkatin dağıtılınca unuttun...

Çocuktun çok soru sorar bulmaya yaklaşırdın çocuk bilgeliğinle anlardın ama oyuna ve oyuncağa daldın unuttun...

Büyüdün, okulu çevreyi merak ettin, sonra sokağa daldın unuttun...

Ergendin kendini merak ettin sana aynalar (arkadaşlar) gönderildi, arkadaşa oynaşa daldın şehvetinden unuttun.. İlgi duydun karşı cins ile hatırlatıldı, sevgiliye, eşe daldın unuttun.

Gençtin kafan zehir gibiydi ve hatırlatıldı, kariyere işe daldın hırsından unuttun...

Yaşlandın olgunlaştın hayatın sırrı verilecekti eline, emekliliğe, maaşa daldın unuttun...

Şimdi servetimi vereyim diyorsun ya! Zaten verdin. Ömrünü verdin farkında olmadan ve sana her zaman hatırlatıldı. Sen her seferinde yine unuttun...

Hala diyorsun ki: Vazifem ne? Geliş amacım ne? Varlık gayem ne?

Zariyat Suresi 56. Ayet sana bunu 1400 yıldır hatırlatıyor. Mülk suresi 2. Ayet hatırlatıyor... Her şey gözünün önünde iken görmemeyi tercih ettiğin için unuttun.

Her şey gözünün önünde iken görmemeyi tercih ettiğin için unuttun.

 "Şu kainattan maksad-ı âlâ, tezahür-ü Rububiyete karşı, ubudiyet-i külliye-i insaniyedir." diyen üstadlar ayetin tercümesi ile hatırlattı sen "ne anlatıyor bunlar" diye bakmadın bile...

 Hala bir iki beşer sözüne, popüler bir kaç ağızdan çıkacak söze itibar edip bir şey duymaya çalışıyorsun. Eğer bilse ve seni sana anlatsa yerinden ok gibi fırlayacağını bir topuk selamı çakıp vazifeye koşacağını zannediyorsun.

Sana hayatın sırrı verildi say. Dediler ki indigosun, Dediler ki ikiz alev Dediler ki kristal çocuk, zaman yolcusu.. Dediler ki evliya peri kızı, derviş oğlu peygamber soyu... Dediler ki Hızır, yada Zülkarneyn Dediler ki çağları aşıp gelmiş Fatih yada Atatürk.

 

Sana deseler ki vazifelisin ve dünyayı kurtarmakla sorumlu... Şu halinle ne yapacaksın? Dünyayı kurtarabileceğine inanıyor musun?

 Vazifeni burada değil Vazifenin içindeyken yani, O'nunla birlikte iken ara Güzel insan. Vazifeni aramakla zaman kaybettiğin için vazifeni yapamıyorsun. Ve böylece yenisi verilmiyor. Terfi de edemiyorsun...

Her yeni doğum sancılı olur Güzel insan.

Ama bil ki...!

Her kapı yeni güzelliklere açılıyor. Her ölümde yeniden var oluyorsun... Tıpkı anne karnında ölüp bu dünyada varolduğun tıpkı uyuduğunda ölüp rüyada var olduğun gibi.

Her seferinde bir kez daha yenileniyorsun... Her seferinde yeni bir evrene geçiş yapıyorsun.

Eğer bulunduğun yerde sıkıştıysan Eğer yine kısır döngüye girdiysen, sana dayatılanları artık için kaldırmıyorsa, İşinden, ilişkilerinden ve ortamından artık soğuduysan... Hiç bir şey eski tadını vermiyorsa ve vücudun nedensiz şekilde tepkiler veriyorsa.... Eğer baktığın gözlerde bir ışıltı bulamıyorsan artık... Eğer en yakınların bile gözüne boş boş bakıyorsa,espriler ve şakalar artık güldürmüyor, kendini derin bir boşlukta görüyorsan, kahkahalar uğultu gibi, şarkılar, diziler programlar anlamsız geliyorsa...

Aynı dertleri kısır döngülükle yaşıyorsan, ğer etrafındaki herkes ve her şey seni iter gibi hareket ediyorsa.. Ruhun bu beldeyi terk etmek istiyordur.Ruhunun Hicret zamanı gelmiştir...

Bulunduğun evrenden sıçrayış vaktin gelmiştir... Asıl itici güç içinde başlamıştır. Ruhun, bulunduğu kaba artık sığmıyordur ve seni asıl kader planına doğru tetikliyordur...

Ruhun orayı çoktan terk ettiği için...

Ve ruhun maddeye tesir ettiği için sen tüm ortamlara artık yabancısındır...

Ruhunun frekansı bir kez değiştiğinde etrafındaki her şey anlamsızdır artık..

Tüm şehir, tüm eski hazların, tüm insanlar ve hatta tüm dünya...

Şimdi bir yolculuğa çıkman gerek Güzel insan. Yol seni götürecek istediğin yere... Bilmesen de görmesen de...

Rahmetli Cem Karaca'nın "İşte geldik gidiyoruz bilinmez bir diyara" dediği gibi gideceğiz...

Rahmetli Faruk Nafiz'in Bana henüz yolumun "sonu budur" denmedi. Ben ömrümü harcadım bu yollar tükenmedi... Dediği gibi yollara dökülüp tüketeceğiz.

Yolun nereye gittiğini sorma! Nerde biteceğini sorma! Zihnini katma bu kalp yolculuğuna! Mantığın blokajlarını karıştırma! Zaten onun çok da işe yaramadığını gördün şu son zamanlarda...

Bu kainat kitabını okuyabilirsen içindeki her şey seni anlatıyor. Çünkü tabiat sadece senin okuman için var...

Her şey sana rehberlik yapıyor... Her şey sana rağmen değil sana hizmet için var...

Bak biz de dönüşüyoruz....

O halde korkma! Üstüne yürü içinden geç o karanlıkların... Çünkü orada yepyeni bir sen var.

O yüzden  "yenilen, keşfet, hikayenin içinde başka hangi hikayeler var onu gör.Hikayeni yeniden yaz. Özgür olabilmen için önce zihinsel ve dünyevi bağlarından özgürleşmen, kalbini Allaha ruhunu uyanışa açman  gerektiği için tüm öğrendiğini unutman yada terk etmen gerekiyordu. Yaşın kaç olursa olsun...

Orası aradığın yer. Orası sevgiyle yürünen yol... kalbinle zihnindeki savaşın bittiği yer... İlmin sevgiyle aktığı, Işığın, karanlığı sevgiyle kucakladığı, Her varlığın birbirinin tekamülüne engel olmadan yardımcı olduğu muhteşem bir dünya...

Eğer hakkıyla gelebilirsen eğer nefsini terbiye edip korkmadan yürüyebilirsen Cenneti de görebilirsin... Ama eğer gelemezsen o yolu en başından yeniden yürütüyorlar güzel insan.

Şimdi Ruhsal şifa zamanımız...

Uyanış yolcularına... Sevgiyi hoşgörüyü arayanlarla... Işığı ve manevi gerçek aşkı arayanlarla...

Hızır yoldaşınız, huzur pusulanız olsun. Sevgiyle kalın.

Devamı gelecek...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner83

banner26