Kızılcahamam Akdoğan Mahallesi halkından emekli öğretmen Ömer Seyfettin Akdoğan vefaat etti.
Ankara ilahiyat fakültesini birincilikle bitirip öğretmen olan ve Ankara, Sakarya ve İstanbul'da din kültürü öğretmeni olarak görev yapan ve emekli olduktan sonra Kızılcahamam'a yerleşen Ömer Seyfettin Akdoğan hocamız önceki gün geçirdiği rahatsızlığa bağlı kaldırıldığı Kızılcahamam Devlet hastanesinde hayatını kaybetti.
Cenazesi 21.12.2016 çarşamba günü öğle namazından sonra Aşağı Merkez camminde kılınan cenaze namazının adından Ömer Seyfettin Akdoğan'ın cenazesi Kızılcahamam ilçe mezarlığında defnedildi.
www.soğuksuhaber.com olarak Merhum hocamıza Allah'tan rahmet kederli ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
kâlû "innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn". Pek çok sohbetine katıldığım ve Pazar günleri öğle namazı öncesi camimizdeki sohbetini dinlediğim muhterem hocam, sohbetlerinde kıyıdan köşeden dolaşmadan ALLAH (c.c) Hadis sünnet ne diyorsa onu, İslam, Ümmet, Vatan Millet Bayrak Devlet sevgisi güvenliği ne gerektiriyorsa onu anlattın yani "tebliğ ve cihat" görevlerini sonuna kadar ("dobra. dobra") yerine getirdin. Buna ben ve benim gibi binlerce Müslüman iki cihanda şahittir ve şahitlik yapacaktır. Muhterem Hocama Allah (c.c) Rahmet eylesin. Taksiratlarını af etsin. Mekanı Cennet Olsun. Basınız/Başımız sağolsun.
ÖMER SEYFETTİN AKDOĞAN: Kızılcahamam'ın ilk müftüsü Abdullah Bilgin'in torunudur. 1950'lerin sonlarında ülkemizin ilk İmam Hatip Okulu olan İstanbul İmam Hatip Okulunun ilk grup meslek dersi öğretmenlerindendir. Daha sonra ikinci kuşak İmam Hatip Okullarından Düzce İmam Hatip Okulunun kurucu Müdürlüğünü yaptı. 70'li yıllarda bir koç seneliğine Hollanda'da Din Ateşeliği yaptı. Döndükten sonra Haydarpaşa Lisesinde Din Kültürü Öğretmenliği yaptı. Emekli olduktan sonra Özel Sen Jozef Lisesinde Din Kültürü Öģretmenliği ile akabinde İstanbuldaki Tüğba Kız Kuran Kurslarının Genel Müdürlüğünü yaptı. Tüm öğrencilerinin kalbinde yer edinmiş nadir öğretmenlerdendir. Yaşları 70 civarında olan bir otobüs dokusu eski öğrencisinin Düzceden kalkıp cenaze törenine gelmeleri bunun göstergesidir. Öğrencileri arasında çok sayıda meşhur bürokrat, bilim adamı ve siyasetçi vardır. Bu görevlerinin yanısıra İstanbuldaki 5 - 6 Camide düzenli olarak fahri vaizlik yaptı. Samimi, heyecanlı ve mikrofonik ses tonuyla etkileyici bir hitabet üslubu vardı. 2000'lerin başlarından itibaren Kızılcahamam'da yaşamaya başladı. Son 5 -6 yıla kadar Hac - Umre organisazyonu yapan turlarda rehberlik yaptı. Merhum Hoca dünyalık peşinde koşmadı. Sahip olduğu manevi halleri nedeniyle önüne gelen makam ve mevki fırsatlarını elinin tersiyle itti.işte ona ait çarpıcı bir hatırat; 70'li yıllarda bir iş için geldiği Ankara'da eski öğrencilerinden olan dönemin Diyanet İşleri Başkanı olan Tayyar Altıkulaç'la karşılaşır. Kendisine saygı gösterip hal hatır soran Altıkulaç'a "Okullarda pek huzurumuz yok. Bana verecek bir görevin yok mu?" der. Altıkulaç'da "Hocam Amasya Müftülüğümüz boş, hafta başı gelin, atama işlemlerinizi başlatalım." der. İstanbul'a rahatlamış bir haleti ruhiye ile dönen Hoca, ilk gece rüyasında gördüğü Hz.Peygamberin, yerinde kalmasını buyurması üzerine teklif edilen bu görevi almaz. Merhum Hoca'nın aksiyoner kişiliği de çok fazla bilinmez. 12 Eylül Askeri darbasinden sonra yeni anayasa yazım çalışmalarının başladığı günlerde, Din Kültürü derslerinin zorunlu olması talebiyle Devlet Başkanı Kenan Evren'e altı sayfalık bir mektub yazar. O günler vatandaşın devletle ve devlet adamlarıyla ilişki kurarken çok tedirgin ve çekingen olduğu zamanlardır. Çünkü yargı, yürütme ve yasama erklerinin askeri şahısların tasarrufunda olduğu günlerdir. Dolayısıyla Kenan Evren'e böyle bir mektup yazmak oldukça cesaret isteyen bir iştir. Meseleye dönecek olursak; daha önce seçmeli okan ve isteyenin okuduğu, istemeyenin de okjmadığı Din Kültürü dersi diğer iki dersle (Türkçe, İnkılapTarihi) birlikte 82 Anayasasında zorunlu ders olur. Bu üç dersin dışındaki tüm dersler MEB T.Terbiye Kurulu kararıyla konulmuş derslerdir. Din Kültürü dersinin zorunlu hale getirilmesinde bahis konusu mektubun etkisi olmuş mudur, bilinmez. 90 yaşında vefat eden Hocanın cenaze töreni de hayatı gibi mütevazi idi. Kabri başında Düzceden gelen bir otobüs öğrencisi kadar da akrabası ve yerel halktan oluşan bir topluluk vardı. Maalesef din diyanet arenasında hizmete soyunmuş vakıf, cemiyet ve dernek eşraflarından kimsecikler yoktu Bize düşen merhumu rahmetle anmak ve rahmet dilemektir.
Allahtan gekdik Allaha gideceğiz.
Tepebaşı Camiinin pazar bulbulu
idi.Sivastaki merhum evliyaya benden
Selam gönderirdi.Göturdüm de.iSLAM
MUBELLIĞİ idi.Ehl-i Vel Cemaatti Sivas
tabiriyle cunku Sivasta oyle diyorlar.
Rabbim Cennet ve cemaliyle müserref
etsin.Umme-i Muhammede suur versin.VesSELAMU Ala menittebealHuda.
Rahmetli muhterem hocam Haydarpasa Lisesinde iken bize dinimizin gereklerini Islami AKIL yolu ile Ogreten mustesna bir insandi
1975-77 yillari arasinda tanimaktan onur duydugumuz Gercek Bir Ilahiyatci olan bizlerin milletimize faydali bireyler olarak yetismemizi saglayan Kiymetli insan Ruhun Sad olsun Mekanin Cennet Olsun Insallah