banner94

NE ETTİ… NEDEN TERK ETTİ… (8. Bölüm)

“ Kötülüğü bilmeyen, iyilik yapmaya kalkmasın…” Günahıyla, sevabıyla bu sözde bana ait… Birkaç yerde ağzımdan kaçırdım, doğru söylemişsin diyen çıkmadı ne yazık ki.

NE ETTİ… NEDEN TERK ETTİ… (8. Bölüm)

“ Kötülüğü bilmeyen, iyilik yapmaya kalkmasın…” Günahıyla, sevabıyla bu sözde bana ait… Birkaç yerde ağzımdan kaçırdım, doğru söylemişsin diyen çıkmadı ne yazık ki.

uğur demirbaş
uğur demirbaş
03 Aralık 2014 Çarşamba 00:17
809 Okunma
NE  ETTİ…  NEDEN  TERK  ETTİ… (8. Bölüm)

NE  ETTİ…  NEDEN  TERK  ETTİ… (8. Bölüm)
                          (Ali  ALTINOK  ve  CHP)

“ Kötülüğü bilmeyen, iyilik yapmaya kalkmasın…”
Günahıyla, sevabıyla bu sözde bana ait… Birkaç yerde ağzımdan kaçırdım, doğru söylemişsin diyen çıkmadı ne yazık ki.
“İhaneti bilmeyen, hizmet etmeye kalkmasın ne olur…”
Alın size bir söz daha; hem de yenilir yutulur cinsinden değil.
“Günah işlemeyen veya işlediği günahın farkına varmayan; boş yere tövbe ederek ağzını yormasın…”
Bu söz temelli çileden çıkarır hayatı iyilik, hizmet ve sevap üzerine kuranları… Ama ne yapayım içimden geldi, söylemek zorundayım.
Haydi, açıklık getireyim birazcık…
Kötülüğü bilmeyen iyilik yapmaya kalkarsa; iyilik yapıyorum diye kötülük eder de farkına varmaz. Bu yaptığından yakınan, gücenen, ola ki darılan olursa: ‘Sen iyilikten de anlamıyorsun’ diyerek birde suçlar karşısındakini…
Aman dikkat, etraf kötülüğü bilmeyen iyilerle dolu…
İhaneti bilmeyen de hizmet ediyorum diye ihanete sarılır; millet perişan olur, vatan elden gider, düşman eline esir düşer istikbal.
Bakın tarihe; ihaneti bilmeyen yöneticilerin hizmetiyle yıkılmış, dağılıp gitmiş on altı devlet…
Günah işlemeyenlerin açıklamasını benden önce Yüce Allah(c.c.) yapmış hayat kitabı Kur’an-ı Kerim’ de. Ayet şöyle: “Günah işlemeyen bir topluluk olsaydınız sizi helak eder, yerinize başka bir kavim getirirdim.”
Günah işleyin demiyor bu ayet; sakın yanlış anlaşılmasın…  Günah işlemeyen diyor; yani siz insansınız, Melekleşmeye kalkmayın ikazı bu…
Ben anladığım kadarını yazdım, ne meal, ne tefsir… Aklımda kalan böyle…
Kötülüğü bilelim, ihaneti bekleyelim, günahtan da uzak tutalım kendimizi.
İşte o zaman iyiliğimiz dostumuza, hizmetimiz milletimize, sevabımız da hayata ve insanlığa olur.
Siyasetçi kötülüğü ve iyiliği bilen olmalı ki; kötüyü ve kötülüğü durdursun, iyiyi dost edinsin, iyiliği davranış haline getirsin…
Yine siyasetçi ihaneti ve hizmeti bilen olmalı ki; ihanete uğramasın, haine geçit vermesin, milletine hizmeti bu şuur içinde gerçekleştirsin… Hizmet edenlerin de önünü açsın, hız kazandırsın.
Ve siyasetçi günahı ve sevabı bilsin ki; günahtan kaçınsın, günahkârı af ederek tövbe etmesini sağlasın…Allah’ın rızasını kazanmak için sevap işlesin, yaptığı sevabın çetelesini tutarak övünmeye kalkmasın…
“ Velhasıl; kötülüğü bilmeyen bana iyilik yapmaya kalkmasın…”

Çok detaya giriyorum, yazılarımda biraz uzun oluyor; bu hususta şikâyetler ama ne yapayım: Su akmak ister, akıl boşalmak… Benim suçum ne?
Nerede kalmıştık…
Yıl 2000, aylardan Eylül veya Ekim… KBRT de ilk siyasi programı CHP İlçe Başkanı Ali ALTINOK ile yapma kararımın kesinleştiğini; kendisinin programa oldukça hazırlıklı geldiğini fakat programın akışına kapılarakgetirdiği dosyaları açma fırsatı bilebulamadığını anlatarak bağlamıştık 7. bölümün sonunu.
Ali ALTINOK sorularıma cevap verirken bende onu inceleyeme almıştım; yaşanan o anlar bugün gibi hatırımda. Heyecanlıydı ama belli etmemeye çalışıyordu; zihninde tasarladığı akışauymayan programa alıştıkça rahatladı, daha net ifade etmeye başladı kendisini. Gerçi benimde ondan pek farkım yoktu; belki daha da heyecanlıydım, titriyordu elim ayağım.
Soru sormak cevap vermekten zordur: Bilmiyorum cevaptır ama ne sorayım demek soru değil. Hele yanlış ve yerinde olmayan sorular programı batırır, sunucuyu da rezil eder.
Programın formatına uygun önce birazcık hayatına girdik ama benim sorularıma bağlıydı bu hayata giriş; nerede doğdun, çocukluğun nasıl geçti gibi o hep bildik, yavan ve tatsız sorularım yoktu; sevmiyordum bilineni tekrar etmeyi. Herkes farklıydı gözümde, farklı olanın farkını ortaya çıkarmak, kendi farkımı da ortaya koymak istiyordum ne yalan söyleyeyim.
Futbol hayatı dışında anlattıkları sıradan şeylerdi, ilgi çekici bir yanı yoktu ama ben düşünce sistemini çözmeye, hayata bakış açısını bulmaya, duyguları arasına gizlenen saklı ve müphem insanı ortaya çıkarmaya çalıştıkça ortam renklendi, akış hızlandı: Öyle hatırımda kalmış… Buna dair elimde ne kaset var, ne CD; sadece hafızamdaki kalıntılar.
Aradan on dört yıl geçmiş, yapılar eskidikçe nasıl harabeye dönerse, hafızadaki anılarda siliniyor; kalan sadece kalıntı.
Başarı Ali ALTINOK’ un hazırladığım sorulara verdiği cevaplardaydı; öyle de oldu. En azından farklılığını yakaladım bazı sözlerinden; ben bu farkı yakaladıkça ekranın o detay verici özelliği sayesinde izleyici de iyice seçti ve anladı ortaya çıkan bu farkı ve farklılığı. Sonraki günler daha belirgin hale geldi bu yönde oluşan algı ve genel kanaat.
Her insan farklıdır; bu farkı fark etmek, bu farkı yaşamak ve ortaya koymak önemlidir amabu farkı fark ettirmekte marifettir. Kendime de pay çıkarayım bu arada.
Asıl maharetse fark edilen farkı ifade edebilmek, söze dönüştürmektir; Ali ALTINOK güçlü hitabetiyle bu farkı ortaya koydu, ifade etti, söze dökebildi program ilerledikçe. Bu payda onun olsun.
Bundan öte yapmak istediğim başka bir şey daha vardı, Ali ALTINOK’ un bufarkını sorularla yakalamak, onun verdiği cevaplarla izleyicinin zihnine deyakalatmak: Başardım herhalde.
Programdan sonra takdir edenler gibi tenkit edenlerde oldu. Her takdir tenkidi, her tenkit de takdiri peşinden sürükler. Tenkit edenler çokça idi; bana göre yapılan her tenkit gizli takdirdi de; kızmamak lazım…Ne var ki, izleyici bu farkı yakalayan ve kendi zihnine de yakalatan insanlara çok kızar; acaba neden?
Yaptığım her program sonrası bana hep kızılmıştır; katılan konuklara da öfke duyuldu: Benim aradığım ve arzuladığımda buydu işte…
Her neyse diyeceğim ama şu bilgi çok önemli: Her zihni değişiklik insan duygularına kızgınlık ve öfke olarak yansır; böyle ortaya çıkar ve yaşanır.
Programa dönersek; Kızılcahamam’ da yaşayan herkesin her gün karşılaştığı küçük ve basit anılardan ibarettiAli ALTINOK’ un anlattıkları.
Birazı zihnimde, birazı önümdeki kâğıtta yazılı her soru bir tuzaktı; konuğu yakalamak ve tutsak etmek amaçlı değildi,ortaya çıkarmak, göstermek ve tanıtmak içindikurduğum tuzaklar. O günkü aklımla böyle düşünmüş, böylekurgulamaya çalışmıştım programı ve hazırladığım soruları.
Siyaset bazı insanları bulur ve bulaşır, bazı insanlarda siyasetin peşinde koşar, bulaşmaya çalışır. Ali ALTINOK siyasetin bulduğu ve bulaştığı insanlardan biriydi; bu bulaşma onu siyasetin farklı uçlarına itmişti ilk başta. Dahasonraları CHP nin o yatağını bulmuşmecrasına getirip bırakmıştı. Ne var ki CHP, 1999 Genel seçimlerinde % 8 oy almış ve Meclis dışında kalmıştı; üzgündü ama dik duruşunu dakoruyordu Ali ALTINOK.
Hayat öyküsünün aralarında inandığı ve inanç haline getirdiği siyasi davayı anlattı, savunduğu ilkeleri ve umdeleri sıraladı. Hiç kekelemedi, akıcıydı üslubu. CHP nin altı okunun ne anlama geldiğini, siyaset diliyle nasıl hayata uygulanacağını izaha çalıştı; kendi hayatını ve siyasi serüvenini anlatırken. İçten ve yürek sesini söze dökerek ifade etti bütün bunları.
Onu dinlerken yayın kuruluşumKBRT yönetiminin koyduğu kurallarda hepaklımdaydı; çoğu yerde bu kurallar aşılıyordu ama hoşuma da gidiyordu bu taşmalar. Bazen kendi hayat felsefeme uymayan görüş ve düşünceleri de olmuyor değildi Ali ALTINOK’ un. Onlarımanipüle etmek için sözünü kestiğimi, bazı sorularla başka yöne çektiğimi de itiraf edeyim.
İzleyicileri de düşünüyordum bu arada, ileri sürdüğügörüşleri, inanç haline getirdiği fikir ve ideolojiyi beğenmeyen, hatta kendi değerleriyle çeliştiğini düşünenler olabilirdi; alternatif yaklaşımlarla bunları çürütmek için zihnimi altüst ettiğimde olmadı değil.
Her şeye rağmen ilk program istediğim gibi gelişti; stüdyodaki monitörden her evden gelen olumlu ve olumsuz tepkileri görebiliyordum. O gün tanıklık ettiğim, bu gün söze döktüğüm tek gerçek vardı: Siyasetin önsözü hitabetti…
Birde yakaladığım şu gerçeği söylemeden duramam; hem millet, hem devlet, hem de siyasi geleneğimiz ve özellikle CHP: “ÖZÜR DİLEME ÖZÜRLÜSÜYÜZ.”
Cezaevinde yakaladığım hayat hakikatlerinden biridir; inkâr merak uyandırır, ikrar ilgisizliği artırır. Suçunu inkâr edenler herkesin ilgisini çeker, kimi yapmıştır der, kimi yapmamış. Kimi yalan söylüyor der, kimikoruduğu biri var onun için inkâr ediyor yorumuna girer.
İkrar edenler, daha farklı bir anlatımla itiraf edenlerle kimse ilgilenmez, başta mahkeme heyeti…
CHP ikrar veya itiraf mağdurudur; özür dileme özürlüsü de denebilir buna.
Neden CHP özür dileme özürlüsüdür; Cumhuriyetin kuruluşunu üstlenmiş ilk ve tek parti olarak elbette bir sürü yanlış yapmıştır; yaptığı onca hizmet ve devleti ayakta tutmak adına gösterdiği onca gayretve meşakkate rağmen.
Halkın menfaatine olan onca kararı uygulamaya koyarken, bu kararlardan öyleleri, halkın asırlardır bağlandığı asli değerlerine kurulmuş tuzak olarak görülmüş, ihanet olarak değerlendirilmiş olabilir bazı kesimler tarafından.
Bir yönetim, yönettiği halkın değerlerine yabancılaşır, tuzak kurar, yok etmeye çalışır mı? Yerine yaban ve halka yavan gelen, yabancı kültürlerin anlamsız değerlerini, yaşam tarzlarını taşır mı, halkını bu yaban ve yavan alışkanlıkları yaşamaya zorlar mı?
Eğer böyle yaşamsal yanlışlıklar yapılmış ve yaşanmışsa; bunu fark eden yönetim ne yapar; hala doğru yaptığında ısrar mı eder, yoksa özür diler ve o günün şartları öyle yapılmasınıgerekli kılıyordu gibi uygun bir mazerete sarılır,yapıldı ama yanlıştı mı der.İkrar, muhalefetin elinden koz almaktır; itiraf, vicdanın elinden aklı kurtarmak…
İşte CHP nin özür dileme özürlüsü olması, Ali ALTINOK’ un da o ilk siyasi programda ortaya çıkankeskin zekâsı ve hitabet gücü, 2004 yerel seçimlerinde edindiğim intibaı başta kendisine, sonra çevresine iletmeme engel oldu.Çünkü KBRT yönetimi o yerel seçimlerde öyle bir seçim taktiği içine girmişti ki, bu taktiğe uygun hareket etmekzorundaydım. Neydi bu taktik veya strateji: Ak Partiyi destekleyelim, Coşkun’u küstürmeyelim. Ali ALTINOK yoktu bu stratejide. Ali ALTINOK bu stratejiyi son anda fark etti ama vakit çok geçti.
 “Devam edecek…”


Son Güncelleme: 03.12.2014 01:19
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner89

banner83

banner26