banner94

AVRASYA EĞİTİMCİLERİ BİR ARADA

Uluslararası Avrasya Eğitimcileri Federasyonu 2. olağan genel kurul toplantısını 24.04.2012 Salı günü Kızılcahamam Soğuksu Otel konferans salonunda yapıldı.

AVRASYA EĞİTİMCİLERİ BİR ARADA

Uluslararası Avrasya Eğitimcileri Federasyonu 2. olağan genel kurul toplantısını 24.04.2012 Salı günü Kızılcahamam Soğuksu Otel konferans salonunda yapıldı.

25 Nisan 2012 Çarşamba 15:09
1890 Okunma
AVRASYA EĞİTİMCİLERİ BİR ARADA


 

Uluslararası Avrasya Eğitimcileri Federasyonu 2. olağan genel kurul toplantısını 24.04.2012 Salı günü Kızılcahamam Soğuksu Otel konferans salonunda yapıldı.

 

Federasyonun genel kurul toplantısına, AZERBAYCAN Azad Muallimler Birliği, BULGARİSTAN Kırcali Sivil Toplum Örgütleri Merkezi, IRAK Türkmen Öğretmenler Birliği, KAZAKİSTAN Dengi Dengine Kazak Derneği, KOSOVA Türk Öğretmenler Derneği, KKTC Teknik Öğretmenler Derneği, MAKEDONYA Türk Öğretmenler Derneği, ROMANYA Türk-Tatar Öğretmenler Derneği, UKRAYNA Kırım Tatar Eğitimcileri “Maarifçi” Derneği ve TÜRKİYE Avrasya Eğitimcileri Derneği temsilcileri, Kızılcahamam Belediye Başkanı Coşkun Ünal, Kızılcahamam MHP İlçe Başkanı Uğur Tekin, Ankara 5 nolu Türk Eğitim-Sen Yenetim Kurulu Üyesi Rıza Arslan ve davetliler katıldı.

 

Federasyon Başkanı Şuayip Özcan yapyığı konuşmada şunlara değindi; “Bugün Türk Dünyası denilen büyük bir gerçek vardır. Dünya gündeminin yoğunluğu nedeniyle fazla dikkati çekmese de, bu gerçekten hareketle Türk Dünyası’nın birlikteliği özellikle ve öncelikle devletlerimizin politikaları haline getirilmeli, ortak hedefler ortaya konulmalı ve bu ortak hedeflere ulaşılması için işbirliği ve dayanışma içinde olunmalıdır.

Bu anlamda; son yıllarda gerek Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları düzeyinde gerekse diğer resmi ve sivil kuruluşlarca yapılan toplantıları ve alınan kararları memnuniyetle ve dikkatle takip etmekteyiz. Özellikle 3 Ekim 2009 tarihindeki Nahçıvan Anlaşmasını ve 16 Ekim 2010 tarihindeki İstanbul Anlaşmasını önemsiyor ve destekliyoruz.  

Türk ve Akraba Topluluklar arasında kaynaşma, yardımlaşma ve dayanışma sağlanması, İsmail Gaspıralı Beyin ifadesi ile “Dilde, fikirde ve işte birlik…” anlayışının yerleşmesi için her türlü çabanın gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu sebeple;

1- Öncelikle Türk Devlet ve Akraba Topluluklar arasında iletişim ağı iyi oluşturulmalı, teknolojinin tüm imkânları kullanılarak Türk Dünyasına ve dünyanın diğer bölgelerine yönelik TV, internet ve benzeri yayın ve iletişim araçları artırılmalıdır.

2- Resmi veya sivil kuruluşlar tarafından yapılan Türk Dünyasını yönelik eğitim, bilim, sosyal ve benzeri faaliyetlere katılanların iletişim bilgileri sağlanmalı, katılımcıların ilgi, istek, yetenek ve yeterliliklerine göre lobi faaliyetlerinde faydalanma yolları aranmalıdır. Ayrıca, bu tür faaliyetlere medyada daha çok yer verilerek kamuoyunun dikkati çekilmelidir.

3- Değişik ülkelerde periyodik olarak eğitim, bilim, kültür, spor gibi alanlarda toplantı ve faaliyetler düzenlenerek Türk İnsanı bir araya getirilmelidir.

 4- Türk Devletleri ve halkları; uluslararası ilişkilerde veya meselelerde dayanışma içinde olmalı, her konuda ortak görüş oluşturulmalı ve uluslararası platformlarda bu ortak görüş savunulmalı ve birlikte hareket edilmelidir.

5- Toplumların ve eğitimin temel taşı öğretmenlerdir. Öğretmenlerin; tanışmaları ve birbirlerini anlamaları, dostluk ortamı içinde tecrübe ve birikimlerini paylaşmaları, birbirleri ile karşılıklı işbirliğinde ve katkıda bulunmaları amacıyla çeşitli konularda organizasyonlar yapılmalıdır.

6- Tüm dünyada en çok tartışılan konulardan birisi eğitimin niteliğidir. Nitelikli eğitim yapmak ve nitelikli öğretmen yetiştirmek, öğretmenlerin mesleki yeterliklerini, sosyal ve kültürel haklarını geliştirmek için ortak eğitim politikaları oluşturulmalı ve yürütülmelidir.

 

Tespit edilen eğitim konuları ile ilgili ortak projeler geliştirilmeli, araştırma kurumları (Enstitüler) oluşturularak, bilim adamları, öğretmenler ve öğrenciler arasında karşılıklı değişim sağlanmalıdır.

7- Dil; bir kültür unsuru olmakla birlikte, bu kültürü yapan ve nesiller boyu taşıyan, milletin birlik ve bütünlüğünü sağlayan en önemli unsurdur. Diğer bir deyişle Millî Dil “Nesillerin Ruhu” ve “Mevcudiyetin temeli”dir.

Bugün Dünya da; çeşitli kaynaklarda farklı gösterilmekle birlikte -Türkçenin lehçeleri de dikkate alındığında- yaklaşık bir milyar insan Türkçe konuşmaktadır. Türk Diline sahip çıkılmalı ve önem verilmelidir.

Ayrıca, Özerk bölgelerde yaşayan veya bazı devletlerde azınlık halinde bulunan Türklere Türkçe eğitim/öğretim hakkı verilmesi için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.

8- Diğer yandan; Türk Dünyasında ortak alfabeye geçilmesi hususunda çaba gösterilmelidir.

9- Tarihimiz yeniden ele alınarak ortak tarihimiz yazılmalı ve ders olarak okutulmalıdır. Ortak değerlerimiz belirlenmeli ve derslerde bu değerlere yer verilmelidir.

ATATÜRK’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça kendisinde daha büyük işler başaracak güç bulacaktır.” ifadesinde de görüleceği üzere, Türk İnsanı; Türk Dünyası ile ilgili güzel gelişmeleri medyada gördükçe, kendisine güven gelecek, moral ve motivasyonu artacak, geleceğe daha da umutla bakacaktır” dedi.

 

Genel Kurul yapılarak toplantı Avrasya Eğitimciler Derneğinin 3 il temsilcileri toplantısı da aynı gün yapıldı.

 

Toplantıda derneğin bugüne kadar yaptığı çalışmalar değerlendirilmiş, önümüzdeki döneme ilişkin hedefler görüşülmüştür. Diğer yandan yönetim kurulu üyeleri ve il temsilcileri; Ülkemizde, Türk Dünyası’nda ve diğer coğrafyalarda yaşanan gelişmelerle ilgili düşüncelerini açıklamışlardır.

Toplantıda konuşulan konular ve yapılan değerlendirmeler sonucunda aşağıdaki başlıklar altında belirtilen hususların kamuoyuyla paylaşılması uygun bulunmuştur.

EĞİTİM

Derneğimiz, eğitime ve eğitim çalışanlarının ekonomik, sosyal, kültürel ve mesleki haklarına önem vermektedir. Bu çerçevede;

1- Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en çok tartışılan konulardan birisi eğitimin niteliğidir. Eğitim sistemimizdeki sorunların düzeltilmesi için çalışılması gerekirken, aksine bugün sistemi ortadan kaldırmaya, kadrolaşmaya yönelik çalışmalar yapılmakta ve tüccar bakışıyla eğitim alt üst edilmektedir. “4+4+4 kesintili eğitim” olarak bilinen ve Kamuoyunda hiç tartışılmadan kabul edilen yasa, daha çok FATİH projesi kapsamındaki 20 milyar dolar tutacağı iddia edilen malzemelerin alımıyla gündeme gelmiştir. FATİH Projesi üzerindeki bu şaibenin kalkmasını sağlayacak kararlar -bir an önce- alınmalıdır.

Diğer yandan; örgün ve yaygın eğitimin her aşamasında kendimize özgü, her yönüyle millî bir eğitim sistemi geliştirilmeli ve uygulamaya konulmalıdır.

2- Eğitimin nitelikli hale getirilmesi ve öğrencilerin daha iyi yetişmesi, her şeyden önce öğretmenin nitelikli olmasına bağlıdır. Nitelikli öğretmen yetiştirilmesi için Eğitim Fakülteleri’nin programları ve öğretmen yetiştirme uygulamaları gözden geçirilerek gerekli tedbirler alınmalıdır.

3- Milli Eğitim Bakanının, göreve geldiğinden bu yana öğretmenleri aşağılayıcı, kırıcı, yetersiz gören konuşmalar yapması esefle takip edilmektedir. Bakan, sağda-solda gereksiz konuşacağına, öncelikle eğitim çalışanlarının çalışma ve istihdam şartlarını iyileştirecek, mesleki yeterliliklerini artıracak, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını geliştirecek çalışmalar yapmalıdır.

DİN VE ŞEHİTLİK

Uludere’de meydana gelen 36 kaçakçı vatandaşımızın terörist zannıyla öldürülmeleri üzerine, önceki terör mağdurları da düşünülerek “Sivil Şehitlik” diye bir tabir kamuoyunun gündemine getirilmiştir. Devlet büyüklüğünü gösterip vatandaşlarını elbette ki koruyup kollamalıdır.

                                                                                                                  ../..

-2-

Ancak, Türk Milleti’nin –inancı gereği- çok hassasiyet gösterdiği “Şehit ve şehitlik” hususunun basitleştirilmesi, yozlaştırılması, hatta aşağılanması kabul edilir bulunmamaktadır. İslamiyet’le bağlantılı bir kelimenin, Müslüman dahi olmayan bazı vatandaşlara “madalya” gibi verilmesi, en çok bu din, bu ülke, bu topraklar için seve seve canını veren insanlarımızın ailelerini rencide edecektir.

Çıkarılacak yasalarda, yapılacak çalışmalarda görev alanların, her şeyi enine-boyuna düşünmeleri, arkasını-önünü iyi değerlendirmeleri, sağa-sola çekilecek, yanlış ve yersiz işlerden kaçınmaları, günü kurtarmak için değil geleceğe hizmet edecek kararları almaları gerekmektedir. Yani, bin düşünüp bir karar verecek, milletinin değerleri ile bezenmiş, misyon ve vizyon sahibi kişilerle çalışmalar yapılmalıdır. 

ANAYASA, TÜRKLÜK VE TÜRKÇE

Ülkemizde son dönemde “Anayasa Değişikliği Tartışmaları” çerçevesinde Türklük ve Türkçe üzerinde çeşitli oyunlar oynanmaya çalışıldığı gözden kaçmamaktadır. Bu kapsamda;

1- Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk Milleti denir.” gerçeğinden hareketle, Anayasamızın 66 ncı maddesinde; “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” hükmü ışığında konular değerlendirilmeli, etnik temeldeki söylemlerden kaçınılmalı ve “Türk” ifadesinin bir kapsayıcı üst kimlik olarak kabul edilmesi gerektiği bilinmelidir.

Batılıların 1100’lü yıllardan beri Türkiye diye tanımladığı Anadolu coğrafyası üzerinde Türkler vardır ve bu coğrafyada yaşayan insanlara da “Türk” denilmektedir. Anayasamızın değişmez maddeleri üzerinde tartışma yapılması dahi uygun görülmemelidir.

2- Ülkemizin ağır ve gerçek sorunlarını göz ardı etmek için sunî gündemler oluşturulmakta ve vatandaşlarımızın kafaları bunlarla meşgul edilerek gerçek sorunlar tartışma zemininden uzaklaştırılmaktadır. Bu bir taktiktir, saptırmadır, hedef kaydırmadır. Bizler, bunun farkındayız. Milletimiz de bu oyunun farkında olmalıdır.

3- İki dillilik-çok dillilik, çok kültürlülük, özerklik talepleri de vatandaşlarımızı üzen ve rahatsız eden bir başka konudur. Meselenin iki dil ve özerklikle bitmeyeceğini bütün vatandaşlarımız bilmekte ve olayları kaygıyla izlemektedir. Bu istekler sadece bir başlangıçtır ve her tavizde devamının geleceği bilinmelidir.

Herkes anadilini konuşmakta serbesttir. Ancak; Anayasamızda da ifade edildiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili “Türkçe”dir ve başka dillerde eğitim söz konusu olamaz. Çünkü dil; bir kültür unsuru olmakla birlikte, bu kültürü yapan ve nesiller boyu taşıyan, milletin birlik ve bütünlüğünü sağlayan en önemli unsurdur. Diğer bir deyişle Milli Dil “Nesillerin Ruhu” ve “Mevcudiyetin temeli”dir.

4- ATATÜRK: “Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” demektedir.

Türk Dil Kurumu’nun yayınladığı “Türkçe Sözlük”te söz, terim, deyim, ek ve anlamdan oluşan 122.423 söz varlığı, madde başı ve madde içi toplam 92.292 söz, Türk edebiyatından seçilmiş 34.672 örnek cümle, 1.454.903 sözden oluşan sözlük metni bulunmaktadır.

                                                                                                                  ../..

-3-

Bu kadar büyük ve zengin söz varlığına sahip bir dili basite indirgemek, değer vermemek, küçümsemek kimsenin haddi değildir. Tam tersine Türkçeye önem verilmeli, korunması ve geliştirilmesi, hatta uluslararası bir konuma getirilmesi için çaba sarf edilmelidir.

5- Son yıllarda Türkiye’den yurtdışına veya diğer ülkelerden Türkiye’ye lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi amacıyla veya göç, iş gücü, ekonomik, siyasi ve benzeri sebeplerle nüfus

akışı hızlanmıştır. Bunun sonucu Türkçenin de yabancı dil olarak öğrenilmesi-öğretilmesi sıkça gündeme gelmiştir. 

Yabancılara “Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesi” için, üniversitelerimizin gösterdiği çabaları dikkatle ve önemle takip ediyor, üniversitelerimizi kutluyor ve başarılar dilemeyi heyet olarak bir görev, bir borç biliyoruz.

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

Ülkemizde kurulu -adı şu veya bu olan- bir kısım sivil toplum kuruluşları, bazı yerler tarafından beslenerek milletimiz ve devletimiz aleyhine faaliyet yürütmektedir. Bu kuruluşların kimler adına çalıştıkları, nerelerden beslendikleri ve amaçlarının ne olduğu, devletin yetkili kurumları tarafından kamuoyuna açıklanmalıdır. Demokrasiyi kullanarak, demokratik haklar talep ediyor görünümü altında tarihimize, dilimize, dinimize, birlik ve bütünlüğümüze saldırarak, devletimize ültimatom verdikleri de ibretle izlenmektedir.

TÜRK DÜNYASI

Bugün Türk Dünyası denilen büyük bir gerçek vardır. Türkiye gündemi çoğu önemsiz konularla o kadar yoğun bir şekilde meşgul edilmektedir ki, bu hayatî konu arada kaybolup gitmektedir.

Bu anlamda; son yıllarda gerek Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları düzeyinde gerekse diğer resmi ve sivil kuruluşlarca yapılan toplantıları ve alınan kararları memnuniyetle ve dikkatle takip etmekteyiz.

1- Türk Dünyası’nın birlikteliği konusu, özellikle ve öncelikli olarak devlet politikası haline getirilmelidir. İsmail GASPIRALI Bey’in ifadesiyle “Dilde, fikirde ve işte birlik…” için Türk devlet ve toplulukları arasında –akraba topluluklar da dâhil edilmek suretiyle- her konuda fikir ve iş birliği sağlanmalı, uluslararası zeminlerde ortak hareket edilmelidir.

2- Türkler arasında kaynaşma, yardımlaşma ve dayanışma sağlanması için karşılıklı sosyal ve kültürel etkinlikler düzenlenmelidir. Bunun için var olan kurum ve kuruluşlar etkili faaliyet gösterebilecek şekilde desteklenmeli ve koordine edilmelidir.

3- Temennimiz; Türk Dünyası ile ilgili daha fazla çalışmalar-etkinlikler yapılarak, daha güzel gelişmelerin olmasıdır. Konuyla ilgili medyamızın da, gerek devletimizin ve gerekse sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine daha çok yer vererek, Türk insanına yönelik bilgilendirme görevlerini yerine getirmeleri samimi dileğimizdir.

ORTADOĞU’DA MEYDANA GELEN GELİŞMELER

            Tunus’la başlayan ve domino etkisiyle Mısır, Yemen, Libya ile devam eden ve son olarak Suriye’ye sıçratılan muhalif hareketler, yetkililerce doğru ve soğukkanlı değerlendirilmelidir. Ülkelerin içişlerine doğrudan müdahale anlamına gelecek yaklaşımlardan uzak durulmalı, yetkililer bu konulardaki söylemlerine dikkat etmelidir.                                                 ../..

-4-

Her şeyden önemlisi Suriye’deki olayları kışkırtmak ve iç savaş niteliğine büründürmek yerine, olaylardan gereken dersi çıkararak, hem Suriye’de hem de ülkemizde halkı baskı altına alma, basını susturma, sivil toplumun sesine kulak tıkama gibi antidemokratik tavır ve alışkanlıklar süratle terk edilmelidir.

Unutmayalım ki; Atalarımız “Gülme komşuna gelir başına…” demişlerdir.

MEDYA VE AYDINLAR

Bugün ülkemizde; Cumhuriyetin temel değerleri ile temel felsefesini oluşturan “millî devlet” fikri, yanlış değer olarak topluma aktarılmakta ve kafalar karıştırılmaktadır. Aynı televizyonların müdavimleri, aynı ekranların bülbülleri ve aynı gazetelerin köşe yazarları, geçmişte çeşitli ideolojilerin kölesi olmuş, bugün sözde liberal-demokrat veya inanç sömürücüsü bazı kesimler, “Türk” ve “Türkiye Cumhuriyeti” sözcüklerine karşı saldırıda bulunmayı bir marifet, bir “hak” olarak görmekte ve adeta bu haklarını en pervasız bir biçimde kullanmaktadırlar.

Bu şekilde Türk Milleti baskı altına alınarak sindirilmeye çalışılmakta, sürekli kışkırtma, sürekli hakaret içerikli söylemlerle milletin sabrı zorlanmaktadır. Bir kısım medyamız ise, bazı sunî gündemleri kendi yaratmakta veya yaratılan sunî gündemlerin ya tetikçisi veya taşıyıcısı konumunda olmaktadır. Medyanın bazı unsurları ajitasyon süvarileri gibi çalışmaktadır.

Türk Milleti’nin şu anda en çok ihtiyaç duyduğu şey; özgüveninin, moral ve motivasyonun artması, geleceğe daha umutla bakmasıdır. Bu görev de medyaya düşmektedir. Medyamız; insanlarımıza Türk Dünyası’nı tanıtacak, kültürel değerlerimizi benimsetecek, birlikteliğimize destek olacak haberlere bol bol yer vermeli, Türk Dünyası’nda olan güzel ve olumlu haberlerle toplumu doyurmalıdır.

Türk insanı, ATATÜRK’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça kendisinde daha büyük işler başaracak güç bulacaktır.” ifadesinde görüleceği gibi, Türk Dünyası ile ilgili güzel gelişmeleri medyada gördükçe; kendisine güven gelecek, moral ve motivasyonu artacak, geleceğe daha da umutla bakacaktır. 


Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner89

banner83

banner26