BUNU BİLMEYEN BAŞKANDAN HAYIR GELMEZ

BUNU BİLMEYEN BAŞKANDAN HAYIR GELMEZ

Türk’ün kim olduğunu yazdık. Yerel seçimler yaklaşırken, çorbada tuzumuz olsun diyerek başladığımız yazıda temel problem diyerek Türk’ün tarifini yaptık. Bunun yerel seçimle ne alakası var diyecek şimdi birileri.

Alakası olmaz mı? Bu mesele insan için İman ne kadar önemli ise Türk milleti için de o kadar önemlidir. Türk’ün ne olduğunu bilmeyen başkandan hayır gelmez. Türk’ün böyle olduğunu bilmeyen başkandan hayır gelmez. Türk’ün bizim dediğimiz gibi olduğunu bilip inanıp da, göğsünü gere gere “BEN TÜRK’ÜM” DEMEYEN ADAMDAN HAYIR GELMEZ. Kızılcahamam hakiki Türk ilidir. Kızılcahamam’a belediye başkanı olacak şahıs da Türk’lere başkan olacaktır. Türk’ün ne olduğunu bilmeyene Türk’lere başkan olmak yaraşmaz.  Oy verip başkan seçeceksiniz. Oy isteyene en başta sorulacak soru budur. Kimsin? Necisin? Ne olacan? Kim olduğunu, kimin torunu, hangi şehidin, hangi gazinin soyu olduğunu bilmeyen adama başkanlık yaraşmaz. “Ben Türk’üm” dediğinde, hiçbir cehalet, hiçbir sapıklık, hiçbir küfür emaresi taşımadan Türk’lüğünü anlatamayan adama Türklük yaraşmaz, Türk’e başkan olmak hiç yaraşmaz. Başkan olacak kişi önce bunu bilmeli. Bunu bilmek insan için iman ne kadar önemli ise Türk milleti için de o kadar önemlidir. “La” demekle olmaz. “La ilahe illallah” diyeceksin. “La ilahe illallah” demekle olmaz. “Muhammeden rasululüllah” diyeceksin. Muhammedin (Aleyhissalatü vesselam) kul olduğunu da ekleyeceksin. Siyaset iman meselesidir. Evliya bilinen nice kişi siyasette sapıtınca imanını kaybetmiştir. O imansız sade kendi olsa neyse, nice sevenini, evliya bilenini, peşine düşenini de dalalete ve hıyanete sürüklemiştir. Türk’lük meselesinde yamulan ya ihanet içindedir, ya dalalet ya da gaflet. Kendini bilmeyen, dost kim düşman kim ne bilsin. Dostu düşmanı bilmeyen dost ateşiyle, dost darbesi vurarak dostunu rüsva eder.

Allah Resulü valilik isteyen kimseye valilik mührü vermemiş, “Vali olup da hataya düşersem” diye korkanı bulup onu vali yapmış. Şimdi öyle değil. “Seni başkan yapalım” diyen şeytan olsa, başkan olabilecekse hemen “tamam” diyor adamlar. “Beni aday yapsalar olmam” denilecek yerde “adım geçsin” diyerek aday adayı olanı mı ararsın, yolda görse selam vermeyeceği partiden aday olanı mı ararsın. İlke yok, cesaret yok, feraset yok, basiret yok,  hep menfaat hep menfaat.    Cesaret edip de aday olabilenlere Allah kolaylık versin. Kâfirden ihsan bekleyen, Hakka göre değil dünyevi güce göre tarzı siyaset eden Siyasetçilerden Allah bu milleti kurtarsın. Türklük meselesini, Türkiye meselesini küçümseyen alçaklardan, Türkiye’yi vazgeçilebilir sanan gafil ve hainlerden, Şahsi, zümrevi menfaatlerini kâfirlerin siyasi hesaplarıyla tevhid eden müşriklerden, kâfirlerden Allah bu milleti kurtarsın. Haramdan hayır olmaz, eğri ile doğru, mümin ile müşrik, Müslüman ile kâfir, Türk ile gâvur bir araya gelmez. Gavurdan dost, domuzdan post olmaz.

Bizim işte “avukat yalancı olur” derler, avukatın yalan söylese bile müvekkili adına yalan söylediğini hiç hesap etmezler. Dalaverili, akçeli işini yapmaya dalavereci avukatı arayıp bulduklarını hiç hesap etmezler. Sistem böyle işliyor. “Sistem aynı sistem” diyen adamdan, sistemin işleyişine teslim olacak adamdan hayır gelmez. “Biz olmasak başkaları böyle yapacaktı canım, hep onlar mı kazansın, biraz da Müslüman kazanıvisin” diyen adamdan, böyle yapıp, sonra da rezidanslarda hac umre yapan adamdan hayır gelmez. “Çok söz yalansız, çok mal haramsız olmaz” demiş atalar, hele ki şimdi en masum ticarete bile haram bulaştırmadan edemezken, siyasete soyunup, hele bir de başkan olmaya heves etmek her yiğidin harcı değil. O yüzden “Yiğitlere Allah kolaylık versin” diyelim. Sözü kısa keslim.